***
1) Dava, 31.10.2014 tarihli davalı anonim şirket genel kurulunda alınan 3 ve 5 nolu kararların iptali ve bu kararların alındığı genel kurulun toplanmasına ilişkin yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davacı genel kurul çağrı kararının alındığı 09.10.2014 tarihli yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunu ve bu nedenle bu karara dayalı olarak yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların da iptalinin gerektiğini iddia etmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davalı Şirket'in üç yönetim kurulu üyesinin bulunduğu, ...'nın 390/1. maddesi gereğince toplantıda iki üyenin katılımı ve oyuyla karar alındığı gerekçesiyle yönetim kurulu kararının usulüne uygun olduğu kabul edilmiş ise de, yönetim kurulu üyesi davacı ...'ın bu toplantıdan haberdar edildiğine dair bir delil bulunmamaktadır.
TTK'nın 390/4. maddesi gereğince, üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı karar şeklinde yazılmış önerisine en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. ...’nın bu hükmüne göre çağrısız yönetim kurulu toplantısı yapılması mümkün ise de, önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Bu durumda, mahkemece, ...'nın 390/4 ve 392/7. maddeleri gereğince geçersiz yönetim kurulu kararına dayalı olan ve ...'nın 416. maddesi uyarınca toplanmadığı da sabit bulunan davalı Şirket'in 31.10.2014 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların da geçersiz olduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 11. HD 11. Hukuk Dairesi 8.11.2018 T. 2016/13709 E. , 2018/6884 K.)
***
Mahkemece, yukarıdaki dava özetinden de anlaşıldığı üzere, sermaye arttırımına ilişkin genel kurul nisabının TTK'nun 421/2. maddesindeki karar nisabına tabi olduğu, bu nedenle sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin oybirliğiyle sermaye arttırım kararı alınabileceği, oyçokluğuyla alınan sermaye arttırım kararının yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, genel kurulda alınan karar sermaye arttırımına ilişkin olup TTK'nun 421/2.a bendinde belirtilen bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlardan değildir. Kaldı ki şirketin bilanço zararı da bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. HD., E. 2016/155 K. 2016/6336)
***
Davalı şirket yönetim kurulu en son 14.12.2004 tarihinde seçilmiş olup, 6762 sayılı TTK'nın 314. (6102 sayılı TTK'nın 362.) maddesinde de ifade edildiği üzere yönetim kurulu üyelerinin görev süresi en çok 3 yıldır. Bu sürenin sonunda artık yönetim kurulunun görevi hukuken sona erdiği için organ boşluğunun mevcudiyetini kabul etmek gerekir. (11. Hukuk Dairesi 2019/17 E. , 2021/4936 K.)
***
Dairemiz uygulamalarında TK.nun 21/1. maddesinin tüm koşullarının sıkı bir şekilde uygulanmayacağı belirtilmiş olmakla beraber bunun haber verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, haber verilen komşunun isminin usulüne uygun bir şekilde tutanağa geçirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Buna göre şikayete konu tebligatta haber verilen komşunun ismi yazılmadığından bu hali ile tebliğ işleminin şeklen Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu (...) (12. Hukuk Dairesi 2021/2696 E. , 2021/7081 K.)
Kaynak : https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/
Copyright © 2021